4 Mart 2012 Pazar

Fetih 1453

Fetih 1453 filmi ile ilgili çok fazla yorum yazmak istemiyorum çünkü bu film yüzünden sinema sınıfımdaki arkadaşlarımla çok tartıştık. Yönetmenin geçmişi, olayların sırasında hata olduğunun iddia edilmesi falan her şey bir kenara bırakarak, hiç bir polemik olmadan yazmak istiyorum bir kaç cümlemi.
İlk olarak, Türk sinema tarihinde bugüne kadar yapılan en büyük ve tek savaş filmi. Muazzam bir bütçe, produksiyon, çok büyük bir cesaret ama her şeyin başında çok saygı gösterilmesi gereken bir iş. 3 saat izleyip "beğenmedim", dediğiniz film 3 sene önce çekilmeye başlandı. 2009 yılında bir arkadaşım bu filmin seçmelerine çağırılmıştı oradan filmin adını duymuştum ciddiye almamıştım o zamanlar. Ama sonra böylesine patlayacak bir şey olacağı hiç aklıma gelmemişti.
Evet, green box çalışılan yerler (saraylar,surlar yani arka planın gerçek olmadığı her yer) gerçekten çok sırıtıyor filmde. Ama bu kadar sıkıntının eyvallah çekilebileceği bir çalışma olmuş bence Fetih 1453. Çoğu sahnede tüylerim diken diken oldu benim.

Şuna da değinmekte fayda var ki, Ulubatlı Hasan (İbrahim Çelikkol) ve Giustiniani(Cengiz Coşkun)'nin dövüş sahnesi gayet başarılı ve heyecanlı bir sahneydi. Ben İbrahim Çelikkol'un oyunculuğundan o kadar etkilendim ki, kendisi daha büyük işlerde yer almalı kesinlikle. Şimdi ki İffet'teki Cemil karakteri çok düşük bile kalmış ona.

Böyle dönem filmleri yapmanın şöyle de bir artısı var bence, izleyici sonunu bildiği filmi daha rahat izliyor. Yanlış anlaşılma olmasın, bu tarih konulu bir film olduğu için ve tarihi de değiştiremeyeceğimizden, insanlar onun yüceliğinin büyüsüne daha kolay kapılıyor. Mesela Ulubatlı Hasan ile Guistiniani'nin dövüş sahnesinde salondaki çoğu insan rahattı çünkü biliyorlardı ki Hasan sancağı takmadan ölmeyecek. Ama mesela Bizans askerlerinin lağımcıları yer altında kıstırdıkları sahnede, tüm salon çıldırdı. Çünkü ne olacağını bilmiyorlar ama bir yandan da istemiyorlar ki tuttukları taraf ölsün. Tarih filmi yapmanın güzelliği burada olmalı, sonu nasılsa belli diye seyirci sıkmak gibi bir lüksü olamaz yönetmenin/senaristin. İçinde bulunduğu tarihi anlatırken akıp gidiciliğini çok iyi ayarlamalı ve bu filmin bunu yapabildiğini düşünüyorum.

Tüm bunların dışında, son sahne gerçekten çok kötü olmuş. Sultan Mehmet'in tahminimce Ayasoyfa olduğu kiliseye girmesi ve halka korkmayın hep birlikteyiz dedikten sonra halkın bir anda gülümsemesi çok ütopik. Yani hiç bir halk 1 saat önce topraklarını işgal etmiş bir imparatora öyle gülümseyip hadi bakalım hep birlikte birlik içinde yaşayacağız gibi bir muhabbet yapmaz, yapamaz. Korkar, nefret eder, sinirlenir ama bu kadar çabuk inanıp da onu kabul etmez.
Fetih 1453 çok göreceye açık ve üzerinde detaylı tartışmayacağım bir film. Ama her şeyi bir kenara bırakırsak, kimseye gidin ya da gitmeyin diye ısrar etmem. Hep dediğim gibi, "sinema göreceli bir kavram"dır. Burada da yaptığımız sadece size bir fikir vermektedir. Ama Türk sineması böyle şeyler yapabiliyormuş demek için izlenecek bir film.

Her şey bir kenara, emeği geçen herkese saygı duyulacak bir çalışma. Biz 3 senelik çömezlik evremizde bile bir kısa film çekerken ne zorluklar yaşıyoruz, "bütçe yok abi" her öğrencinin bahanesi, ama öyle değil tabi. Olay sadece bütçeyle bitmiyor. Bu insanlara da, Faruk Aksoy'u da, böyle bir işin altına girebildiği için tebrik etmek lazım.

1 yorum:

  1. Ağzına, eline, yüreğine sağlık kızım çok güzel özetlemişsin duygu ve düşüncelerini ben filmin en çok fetih başlamadan önce kıldıkları o namazı unutamıyacam bu kadar mükemmel olabilirdi.Filmin bir çok sahnesinde tüylerim diken diken oldu zaten çok etkilendim, benim için filmin geneli önemliydi diğer ayrıntılara hiç takılmadım,doğrusu emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum..

    YanıtlaSil