2 Mart 2012 Cuma

Ayrılık - A Separation


Bu sene 84. Akademi Ödülleri'nden Yabancı Filmler dalında en iyi film ödülünü alan film, " A Separation " oldu.
IMDB'den 8.6 gibi efsane bir oylama almış filmimiz Iran'dan çıkma ve yönetmeni de Asghar Farhadi. Oyunculuklar çok doğal, çok akıcı ve hiç bir karakter sırıtmıyor.
Kızlarının geleceği için İran'da yaşamayı daha fazla istemeyen Simin, kocası Nader'i yurtdışına yerleşmeye ikna edemeyince boşanma davası açar. Nader ise buradan ayrılamayacağını, çünkü babasının hasta ve bakıma muhtaç olduğunu, kızlarını ise ona vermeyeceğini savunur. Bu boşanma süreci üzerinde dönen film, daha sonra bambaşka boyutlara geçer ve her saniyesini adeta soluksuz izlettirir. Gerçekten hiç beklemeyeceğiniz ters köşelerle dolu film. Nereden nereye geldi böyle diye bol bol şaşırtıyor!
A separation geçen gün "directing" dersimize konu olan bir film oldu ve benim de zaten aklımda olduğundan o günün akşamı hemen izleyeyim dedim. Dersi veren hocanın da bahsettiği gibi gerçekten film akıcılığını hiç bir saniyede kaybetmiyor ve durmadan seyirciye bir gerilim, bir endişe veriyor. " Şimdi ne olacak?" diye sormaktan kendinizi alamıyorsunuz.

Beni en çok üzen karakter filmdeki Alzheimer hastası dede ve onun başına gelenler oldu.

Normal, televizyondan izlediğimiz ya da etraftan duyduğumuz İran portesinden çok farklı bir tablo görüyoruz film boyunca. Bol bol kitap okuyan, müzik falan dinleyen bir aile. Anne öğretmenlik yapıyor, baba bankacı. Annenin de babanın da kendi arabaları var ve kadın ben gidiyorum diyerek kapıyı çekip çıkabiliyor.
İran cidden kendisini anlatabilmek adına böyle filmleri daha çok yapmalı. Yine de İran'ın böylesine modern ve adaletli bir ülke olduğuna inanmasam da, bu şekilde kendini dünyaya tanıtan filmler yapmak onlar için çok başarılı bir durum bence. Bunu İran'da yaşayan İran'lı aile dostlarımız olduğundan söylüyorum, filmimizde olduğu gibi bir ülke değil tam anlamıyla. Şuna da özellikle dikkat ettim ki, bir sahnede, kadına dedikleri doğruysa Kuran'a el basmasını söylüyorlar. Fakat kadın o anda bir ikileme düşüyor ve Kuran'a el basmadığı takdirde kendi hayatının riske gireceğini bilse de, günah işleme korkusu ağır basıyor ve yapmıyor. İzlediğiniz hiç bir Hollywood filminde göremeyeceğiniz derecede değişik bir detay bu ve benim çok hoşuma gitti.
Filmde neredeyse hiç müzik yok, her şey kendi sesiyle ya da sessizliğiyle sürüyor ve planlar uzun uzun çekilmiş. Ama çok başarılı her şey. İnsan beklemiyor böylesine güzel bir film. Israrla izlemenizi tavsiye ediyorum bu yüzden. Bir de aralarda bol bol " aa Türkçe mi bu ya, Türkçe mi duydum ben" diye şaşırmayın, unutmayın ki dilimizde çok fazla Arapça ve Arap kökenli kelime var :) Zannetmeyin ki Türkçe konuşuyorlar. Özetle, iyi seyirler!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder