18 Nisan 2011 Pazartesi

Aşk Sarhoşu



Elimizde çok güzel bir romantik komedi var :)
Bir süredir aklımda aşk sarhoşu'nu izlemek. Jake Gyllenhaal ve Anne Hathaway'in başrollerini paylaştığı film oyuncular itibariyle baya ilgimi çekmişti. Doğru bir tercihmiş, çok eğlenceli bir filmdi :)

Jamie tam bir kadın düşkünü, zeki, çekici ve yakışıklı bir erkektir. En son işinden patronun sevgilisiyle depoda seviştiği için kovulur ve kendini yeni bir işe adar; ilaç satmak. Pfizer ilaç şirketine girip, eğitimden sonra ilaç satımı için Ohio'ya gider. Saçma sapan ilacları satmaya çalışırken Viagra ile tanışır ve bir anda işler değişir. Aynı zamanda bu satışlar için en büyük silahı, zekası ve seksiliğidir. Çünkü bu kadın düşkünü adam hayatında hiç bir kadına değer vermemiş, sadece seks amaçlı birliktelikler yaşamış ama bu şekilde de bütün amaçlarını halledebilmiştir, ta ki Meggie ile tanışana kadar.

Aslında Meggie de ondan aynısını istemektedir. Sadece sevişecekleri, hiç bir bağlanma olmayacağı ertesi gün birbirilerine trip atmayacakları bir ilişki. Meggie'nin aslında bunun için bir sebebi vardır fakat Jamie ilk kez kendini birine kaptırmak üzereyken, onu bırakabilecek midir?

Baştan söyleyeyim, filmde inanılmaz derecede açık şekilde sevişme sahneleri var. Bütün film boyunca Anne Hatthaway'in göğüslerini ve Jake Gyllnhaal'ın da poposunu görüyoruz. Bu filmden sonra da zaten magazin dergilerine baya kapak oldular :)




Filmin müzikleri harika. Fatboy Slim - Praise You'dan Belinde Carlisle - Heaven is a place on Earth'e, The Kinks - A well respected man'dan Bob Dylan - Standing in the doorway'e kadar harika müzikler tam can alıcı sahnelerde insanın yüreğini ısıtıyor.

Oyunculuğa zaten sözüm yok . Ben Jake'i de Anne'i de çok beğenirim. İkisinin de kimyası gerçekten çok güzel uyuşmuş.

Kısacası, tavsiye edebileceğim hoş bir romantik komedi :)

17 Nisan 2011 Pazar

Yaşamın Şifresi


Amerikan askeri olan Colter Stewens bir sabah hiç tanımadığı bir adamın kimliğinde uyanır. Hayatına dair neler olup bittiğini anlamaya çalışırken bir anda patlamak üzere olan ve Chicago'yu yok edecek olan bir bombayı durdurmak görevinde olduğunu öğrenir.

Amerikalı bilim adamı Dr. Rutledge "yaşam şifresi" isimli bir alet icad eder. Bu alet ölmüş insanların beyinlerine yaptığı inanılmaz yolculukla geleceği büyük ölçüde etkileyecektir. Colter Stewens bu aletin ilk kobayıdır ve patlamak üzere olan treni durdurma görevini üstelenmek zorunda kalmıştır. Fakat bunun yanında kendisine neler olduğunu, birliğinin nerede olduğunu ve neyin gerçek olup nelerin olmadığını da öğrenmeye çalışmaktadır. Bütün bunları yapması içinde sadece 8 dakikası vardır.


Yönetmenliğini Duncan Jones'un yaptığı Source Code benden çok güzel bir puan aldı. Film aksiyon gerilim tarzında ve eğer Inception ( Başlangıç ) filmin izlemiş ve beğenmişseniz Yaşam Şifresi'de sizden tam puan alacaktır.

Jake Gyllenhaal yine oyunculuğuyla filmde göz dolduruyor. Kim bu bombacı, kim, kim diye sorup duruyorsunuz film boyunca. Colter'ın sonunun ne olacağını düşünürken siniriniz bozuluyor ve sonunda da cidden kafa karışıklığı yaşıyorsunuz !

İzlemesi zevkli, sürükleyici, tansiyonunu hiç kaybetmeyen IMDB'den 7.9 gibi yüksek bir puan almış bu güzel filmi izlemenizi tavsiye ederim .

5 Nisan 2011 Salı

Kan Kokusu


Bu hafta sizlere “ Somos lo que hay ” Türkçe’ye “Kan Kokusu” olarak çevirilen bir Meksika filminden bahsedeceğim. Filmin konusunun yamyamlık olduğunu öğrenince heyecanla izlemeye başladım ama tam bir fiyasko çıktı.

Bir mağazanın önünde ölü bulunan kimliği belirsiz adamın midesinden bir kadın parmağı çıkar ve iki polis bu dava ile para kazanacaklarını düşünerek peşine düşerler. Ölen adam Alfredo’nun babasıdır ve şimdi evin tüm yükü ona düşmüştür. Ritüelleri tamamlama, avlanma ve beslenme Alfredo’nun görevidir. Bu insan yiyen aile, her gece ava çıkmakta, farklı insanları eve getirip, ritüellerine göre kesmektedir. Fakat babalarının kaybından sonra yaptıkları dikkatsizlik yüzünden, deşifre olmak üzeredirler ve polisin dikkatini üzerlerine çekmişlerdir.

Meksika’lı yönetmenler ve Meksika filmleri beni her seferinde şaşkınlığa uğratıyor. Inarritu’nın filmi olan “Paramparça aşklar ve köpekler” filmini de sevmemiş, bir türlü güzel bir tat alamamıştım. Kan Kokusu’da benim için öyle bir şey oldu, hatta daha kötüsü. Bunun yanında “ Pan’ın Labirenti, Frida “ gibi harika filmleri çekenlerde Meksikalı yönetmenler.

Filmin başı güzel başlasa da, devamında tüm heyecanını kaybedip tansiyonu düşürüyor ve belirli bir süre boyunca tek düze, aile kavgalarını izlediğimiz boş bir şeye dönüşüyor. Ailenin kasvetini göstermek için kullanılan az miktarda ışık insanı rahatsız etmek amacıyla verilmiş olsa da, bence bu rahatsızlık sizi filmden soğutacak dereceye getirince kabak tadı veriyor.

Film hakkında söyleyebileceğim tek iyi şey cast seçiminin çok yerinde yapılmış olmasıdır. Oyuncuları gerçekten çok iyi seçmişler. Mesela anneleri o kadar basit bir kadın ki, resmen bu rol için biçilmiş diyorsunuz. Aynı şekilde evin iki oğlu olan Alfredo ve Julian tam birer serseri, Alfredo annesinin sevgisizliği ve babasının kaybıyla yok olmak üzere olan, Julian ise öfkesini kaba kuvvetle dışarı çıkartan gençler. Aslında söylemek istediğim şey, karakterler o kadar itici ki, sizi bir yandan inandırıyorlar olaylara.

Sonuç olarak, her zaman söylediğim gibi sinema göreceli bir kavramdır ama “ Kan Kokusu” bana göre zaman kaybıdır.

4 Nisan 2011 Pazartesi

30. İstanbul Film Festivali

1 Nisan akşamı Roxy'de İstanbul Film Festivali'nin açılış partisi vardı. Çok eğlenceli, çok renkli, çok hoş bir akşamdı. İlk olarak Roxy'ye geldik ve kapıda bizi davetiye listesini kontrol eden arkadaşlar çıktı, Hazal Çeteci ve +1 olarak girdik içeri. Kapıda çekiliş için ismimizi aldılar, içeri girdiğimiz gibi fotoğrafımızı çektiler :) İçerideki ortam gayet hoştu. Bütün insanlar kendi kafasında, kendi halinde takılıyordu. Biz de içkimizi alıp etrafa bakınmaya başladık. Bir süre sonra sahneye Soul Stuff çıktı ve bizi inanılmaz eğlendirdi! Soul Stuff kesinlikle sahnede tekrar tekrar izlenebilecek bir grup :)
Çekiliş yapıldı. Ödül olarak Lale Kartları'ndan verdiler. Çok kıskandım açıkcası kazananları. Çok hoş ve güzel insanlarla tanıştık içeride. Dans ettik, güldük, eğlendik. Teşekkür ederiz Akbank! Çok güzel bir partiydi, umarım çok güzel bir festival sezonu daha geçirirsiniz!

Buradan her türlü detayları görebilirsiniz. Seanslar olsun, filmler olsun. Çok güzel filmler var. Mutlaka gidin derim!


Bu da görüntü kalitesi düşük, o gece Akbank'ın hediye ettiği fotoğrafımız :) Scanner'da taratamadım üzgünüm :)